FİNANS KAPİTALİN YAPISI (II) – Mehmet ÇAĞLAYAN

Çağdaş Yol, Sayı 12, Haziran 1990

Emperyalizm çağına geçiş ile birlikte “finans-kapital” egemenliğinin ortaya çıkışı, sermayenin yeni bir egemenlik biçimini ifade eden “finans-oligarşisi”nin emperyalist ve yarı-sömürge ülkelerdeki oluşum farkları, yarı-sömürge finans-kapitallerinin uluslararası finans-kapitale (mali-sermaye) bağımlılığı, finans-kapital egemenliğinin genişleyen yeniden üretimin (yoğunlaşma ve merkezileşme) zorunlu bir mantıksal sonucu oluşu ve sınıf mücadelesi açısından işlevinin ne olduğu teorik olarak geçen bölümde ele alındı. Bu bölümde konu, Türkiye özelinde ve finans-kapital egemenliğinin somut görünüş biçimlerinin analizi çerçevesinde incelenecektir.

Sanayide

A) Tekelleşmenin Boyutları

Bu alt ayrımda amacımız tekelleşmenin hangi sektörlerde ne oranda gerçekleştiğini ortaya koymaktır. Sayısal değerlerin ve oranların sağlıklı olarak ele alınabilmesi için bu değerlerin hangi anlama geldiğini ifade edecek kriterlere (ölçütlere) gereksinim vardır, o halde bir sektörde tekel hakimiyetinin olup olmadığını gösteren ölçüt nedir? Bir firmanın sektör içindeki konumunu ortaya seren birkaç ölçüt bulunabilir: Üretim kapasitesi, istihdam düzeyi (çalıştırdığı işçi sayısı), pazar payı vb. Bunlar arasında en çok kullanılan kriter pazar payıdır. Yani bir sektörde tekelleşme olup olmadığından söz etmek için sektördeki toplam satışlar içinde firmaların paylarına bakmak gerekli. Bir firmanın sektör içindeki pazar payı % 25’i, dört firmanın % 50’yi, sekiz firmanın % 70’i geçmesi durumunda o sektörde “tekelleşme” söz konusudur.

Her sektörün kendi alt sektörlerine ayrıldığına dikkat edilirse toplam 115 sektör gibi oldukça yüksek bir rakama ulaşırız. Çalışmamızda bütün sektörlerin detaylı analizini sunmak hem kapsayacağı yer açısından olanaksız hem de bizi daha çok toplu, global durum (sistemin bütünü) ilgilendirdiğinden gereksiz. Ancak sonuçların çarpıcılığını vurgulamak için bir tanesini alt sektörlerine kadar sergiliyoruz. (Bak tablo: 5) (Kaynak: TSKB Sektör İzleme ve Araştırma Dairesi, İmalat Sanayinin Seçilmiş Sektörlerinde 1988 Sonuçları ve 1989 Beklentileri. İstanbul 1989, TSKB Yayını)

Görüldüğü gibi metal eşya ve makina sanayiinde 36 alt sektörün tümünde firmalar pazarın yüzde 50’sinden fazlasını denetlemektedir. Hatta tekelcilik o kadar ileri boyutlardadır ki 36 sektörün 29’unda tekelci firmaların pazar payı yüzde 76 ile yüzde 100 arasındadır. Bu sektörlerden sadece 7 tanesinde tekelleşme oranı yüzde 50 ile yüzde 75 arasındadır.

Dikkat çekilmesi gereken bir nokta firmaların pazar payına bakarak tekelci gücü tespit etmenin yanıltıcı olacağıdır. Ayrı Sektörde bir holdinge bağlı bir kaç firma faaliyet gösterebilmektedir. Holding analizine girişmeden tekelleşmenin gerçek boyutları tam olarak ortaya konamaz. Bu da finans- kapital örgütlenişini araştırmaktan geçiyor. Örneğin Akümülatör alt sektöründe iki ayrı firma olarak gözüken Mutlu Akü ve Çelik Akü Mutlu Holdinge bağlıdır. Bu iki firmayı ayrı olarak ele almak holding hakimiyetini perdeler.

Bir diğer önemli unsur, sadece pazar payının üretim egemenliğini temsil etmediğidir. Çünkü toplam pazar payının içinde ithalatta yer almaktadır. Ülke üretimi içindeki belirleyiciliği bulmak ithalatın pazar payını çıkarmak gerekiyor, örneğin pazar payına göre tekelleşme akümülatör sektöründe Mutlu Akü, EAS ve Çelik Akü için toplam yüzde 75’dir. Ama toplam çıktı (üretim) ya göre tekelleşme düzeyleri, ithalatın payı yüzde 11‘i düşersek, 89’da 75 yani % 84’tür.

Bir de sanayide tekelleşmenin boyutlarına toplu olarak bakalım. (Bak: Tablo 2) Tablodan incelenebileceği gibi sanayide tekellerin egemenliği %30 ila %100 arasında değişiyor. 36 sanayi dalının 14’ünde tekelleşme oranı yüzde 50’nin üzerinde, geriye kalan 22 sanayi dalının 13’ünde iki firma faaliyet gösteriyor. Sadece 9 sanayi dalında pazar payları %30 ila %49 arasında değişen üç ila 6 civarında faaliyet gösteren firma var. İlk bakışta çekilen bu genel fotoğraf dahi tekelleşmenin vahim boyutlarını sergiliyor. Analiz geliştirilip firmaların bağlı olduğu gruplar göz önüne alındığında tekelciliğin çok daha yüksek oranlarda olduğu görülecektir. Örneğin; armatörde Elginkan Topluluğu birden fazla firma ile, bira ve malt sanayinde Anadolu Endüstri Holdinge bağlı Efes Pilsen Grubu dört firma ile, meşrubatta Has Ailesi üç firma ile boyada Dyo Grubu birden çok firma ile, cam sanayiinde Şişe Cam Topluluğu, seramikte Kale Grubu, dikişli boruda Borusan Grubu, Otomobilde Koç Grubu vb. birden fazla firma ile faaliyet göstermektedir. Piyasanın önemli kısmını elinde tutan az sayıda tekeller holding örgütlenmesinin sağladığı avantaj bir yana kendi aralarında rekabetten kaçınarak kurdukları kartellerle işçi sınıfı ve emekçi yığınlar üzerindeki sömürü mekanizmasını katmerleştirmektedirler. Çok sayıdaki örneklerden bir tanesini verelim. Ekonomik Bülten (haftalık ekonomi gazetesi) 19-25 Eylül 1988 tarihli “Tuğla Karteli Çatladı” başlıklı bülteninde şunları yazıyordu: “Tuğla-kiremit piyasasında faaliyet gösteren ve İstanbul ili çevresine mal veren beş fabrika arasında bulunan Ekmekçioğlu diğer kuruluşlarla birlikte ortak fiyat belirleme politikasından vazgeçti. Ekmekçioğlu, günlük tuğla üretim kapasitesi 150’şer bin adet olan Volkan, Marmara, Tek ve Derya tuğla fabrikalarının aldı klan 1020 liralık zam kararına uymadı. Gözlemciler kiremit-tuğla piyasasında fiyat kartelinin yıkılmasında İnşaat sektöründeki durgunluğun etkili olduğunu belirtiyorlar. Kartellerin tipleri ve süreleri farklı olabilir. Söz konusu olan şey tekelci birliklerin ücretli emek-sermaye sömürü ilişkisiyle sağladıkları artı-değere tekel oluşları nedeniyle kattıkları tekelci kârın vurgulanmasıdır. Öyle ki polyester iplikte kilosu 6 bin 500 liranın üzerine çıkan 150 penye polyester ipliğinin fiyatı kartel bozulunca 3 bin 500 liraya kadar inmişti.” (Ekonomik Bülten, 19-25 Eylül 1988)

Görüldüğü gibi ekonominin her alanında bütün sektörlerde, yani gıda maddelerinden kumaşa, ipliğe, otomotiv sanayinden plastik, petrol, madencilik, kağıt, kaleme kadar tekelci yapı hakimdir. Boğazımızdan geçen yiyecekten, içtiğimiz suya, giydiğimiz gömleğe kadar her mal tekellerin belirlediği miktarda üretiliyor, anlaştıkları fiyattan satılıyor.

B) Banka Sermayesinin Tekelci Niteliği

Emperyalizm dönemi ile birlikte sadece üretim alanındaki tekeller değil, fakat aynı zamanda dolaşım alanında faaliyet gösteren, para-sermayenin deposu bankalar da görülen ileri boyuttaki tekelleşme “finans-kapital” örgütlenmesinin maddi zeminini oluşturmuştur. Bu, bankaların ödemelerde aracılık hizmeti görme işlevinin yanı sıra üretim alanına girerek sermayenin genişleme devresinde oynadıkları rolden kaynaklanmaktadır. Bankaların (özellikle T. İş Bankası) Türkiye’de finans-kapital oluşmasında oynadıkları rol merkezi bir öneme sahiptir. Geçen bölümde açtığımız gibi 1920’lerde çok küçük, cılız bir sermaye kütlesine sahip komprador nitelikli Türkiye burjuvazisi, finans-kapital örgütlenmesine sıçrayışını, birbirinden dağınık ve küçük miktarlardaki tasarrufların mevduat olarak bankalarda toplanması sonucu, sermayenin merkezileşmesini sağlayarak gerçekleştirmiştir. Bu momentle birlikte banka ve sanayi sermayesinin iç ¡çeliği ve yeniden üretim süreci içindeki işlevi, kapitalist ana yurtlardakine (tabi ki uluslararası işbölümünün çizdiği sınırlar altında ve bağımlı bir şekilde) paraleldir.

Bu nedenle sentezleşmeyi analiz etmeden önce, bankalar cephesindeki tekelleşme ortaya konulmalıdır (Bak: Tablo 3)

1978’de Mevduat toplayan 51 banka faaliyet göstermiştir. 10 Büyük Banka toplam mevduatların %84,2’sine, kredilerin %80,2’sine, karların %72,3’üne sahiptir. 4 büyük banka (TC. Ziraat Bankası, T. İş Bankası, Akbank T.A.Ş. ve Yapı ve Kredi Bankası) ise toplam mevduatların %59,4’üne, kredilerin %55,1’ine, toplam karın %37,8’ine sahiptir. Bu demektir ki, tasarruf amacıyla bankalara akan para-sermayenin yaklaşık %60’ı dört büyük bankada, yaklaşık %85’i on büyük bankada yoğunlaşmaktadır. Büyük boyutlardaki para-sermaye kütlesini bünyesinde toplayan bu bankalar, ileride de gösterileceği gibi bu dev sermayeyi holding örgütlenmesi kanalıyla ya bağlı bulundukları sermaye gruplarına aktarmakta ya sanayi teşebbüslerinin hisse senetlerinin alımı yoluyla üretim alanına geçiş için kullanmakta ya da küçük bir kısmını sadece faiz geliri sağlamak için holding grubu dışındaki kapitalist işletmelere yüksek oranlı bir kredi faizi karşılığında satmaktadır. Görüldüğü gibi kredi olarak dağıtılan para-sermayenin %80’i on büyük bankaya aittir. Faaliyetlerden sağlanan toplam karın %72,3’üne de yine bu on büyük banka el koymaktadır. Diğer 41 bankanın mevduatlardaki payı yaklaşık %15, kredilerdeki payı %20, kârlardaki payı %28’dir. 41 banka içindeki gerek yerli gerek yabancı bankaların çoğunun ortağı durumundadır. Büyük bankalar, örneğin İş Bankası; Arap Türk Bankası A.Ş., Sınai Yatırım ve Kredi Bankası A.O., Türk Dış Ticaret Bankası A.Ş., T. Merchant Bank A.Ş., Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş., Yatırım Finansman A.Ş.’nin hissedarıdır. Akbank; BNP-Ak Bankası A.Ş., Ak-İnternational Bank Ltd. (Londra), Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş., Sanayi Yatırım ve Kredi Bankası A.O.’nın hissedarıdır. Büyük bankalar sanayi iştiraklerinin yanı sıra diğer küçük bankalara da iştirak etmektedir. Bunun birkaç nedeni vardır. Yabancı bankalarla kurulan ortaklığın ana nedeni uluslararası mali gruplarla koordinasyonun sağlanmasıdır. Diğer küçük yerli bankalara iştirakin en büyük nedeni, kredilerin dağıtılmasını yönlendirmek ve kendi havuzlarına akmamış olan para-sermayeyi kontrol etmektir.

Banka tekellerinin diğer bir ayırt edici niteliği de sanayi iştirakleridir. Türkiye’de kapitalist üretimin yerleşmesinden itibaren bu karakteristik değişmemiştir. Bu banka sermayesinin sanayi sermayesiyle iç içe geçme (kaynaşma) yollarından biridir. Örneğin finans kapital örgütlenmesinin yaratılmasında büyük rol oynayan iş Bankası çok sayıda sanayi firmasına iştirak ederek holdingleşmiştir. Bunlardan bazılarını sıralayalım. Cam sanayinde; T. Şişe ve Cam Fab. A.Ş, Paşabahçe Cam San. A.Ş., Cam Elyaf San. A.Ş vb, çimento sanayinde; Aslam Çimento A.Ş. ve Konya Çimento San. A.Ş., metal imalat ve makina sanayinde; Eti TAŞ, Mitaş, General Elektrik T.A.Ş. v.b., metalürji dalında; BABAK, Nasaş Aliminyum San. A.Ş. vb., otomotiv sektöründe; Omtaş, Otavarsan, Tofaş Türk Pirelli v.b. Diğer on büyük bankanın da sanayi kuruluşlarına çok sayıda iştiraki vardır.

C) Türkiye’de Finans-Kapital Egemenliği (Mali-Sermaye)

Yukarıda, sanayi ve bankacılık alanında tekelleşmenin boyutlarını ortaya koyduk. Ancak sanayi dalındaki bir tekel veya bir banka tekeli kendi başına bir aysberg” (Daha çok kuzey buz denizinde görülen, deniz altında kalan kısmının yüzeydeki parçadan çok daha geniş, uzun ve yüksek olduğu buz kütlesi) gibidir. Oysa çoğu zaman herhangi bir sektörde tekel konumunda olan bir firma holding zincirinin sadece bir uzantısıdır. Banka ve sanayi sermayesinin iç içe geçmesinden oluşan “finans-kapital” ağırlıkla holding zinciri şeklinde örgütlenmiştir. Holding bir ana şirkete bağlı çok sayıda yavru şirketten oluşur. Her holding zincirinde bir ya da birkaç banka veya bankanın sağladığı finansman işlevini görecek sigorta şirketleri söz konusudur. Holdinglerin ekonominin değişik alanlarında, sektörlerinde kendilerine bağlı fakat ayrı isim altındaki yan kuruluşlarla faaliyet göstermesi, kaba bir bakışla değerlendirildiğinde sentezleşmenin ve finans-kapital gerçeğinin fark edilmesini engeller. Denizin altından finans-kapital grubuna bağlı olan bu yan şirketlerin birbirinden bağımsız aysbergler gibi kavranmasına yol açar. Sınıf mücadelesini “finans-kapital” tespiti yapmadan yürütmeye çalışanlar, gemilerini aysberge varmadan buz kütlesine çarparak batırmaya adaydır.

Türkiye’de “finans-kapital” egemendir. Yani az sayıda finans-kapital grubu ülke üretiminin belirlenmesinden, iş yaşamına, politik yaşamdan, eğitim kurumlarına, baskı aygıtlarının işleyişine, devlet mekanizmasına kadar yani kısacası toplumsal formasyonun her alanında egemendir. Finans-kapital egemenliği altındaki her kurumsal mekanizmayı sömürü düzeninin yeniden üretimini sağlayacak uyarlamaları yapabilmek için kullanmaktadır. 1980’den beri işçi sınıfı ve tam emekçi katmanları sadece ekonomik zor ile değil faşist yasa ve politikalarla da kıskaca alan faşizm, finans-kapital görülmeden kavranamaz.

Sayılan yetmiş civarında, M. Sönmez’in deyimiyle kırk haremiler bir avuç para babasının sahibi olduğu holding ve şirketler toplulukları hangi isim altında faaliyet gösteriyor? Koç Holding, Sabancı Holding, İş Bankası (Bu üçü en büyükleri, en büyük 406 özel firma içindeki kar payları %47, 1985 verileri), Çukurova Holding, OYAK, Yaşar Holding, Profilo Holding, Alarko Holding, Santral Holding, Eczacıbaşı Holding, Çolakoğlu Grubu, Sönmez Grubu, Borusan Grubu, Tekfen Holding, Topbaş Grubu, Korkut Özal ve Ailesi, Eska Grubu, Bahattin Bayraktar, Feniş Holding, ECA- Elginkan Topluluğu, Maya Şirketler Grubu, Simtel Şirketler Topluluğu, Doğuş Grubu, Trans-Türk Holding, Hürriyet Holding, Dinçkök Grubu, Bodur Grubu, Öz Saruhan Grubu, Ulusoy Şirketler Grubu, Cankurtaran Holding, İzdaş Holding, Turban Şirketler Grubu, Camel Holding, Hazet Holding, Dera Holding, Dedeman Şirketler Grubu, Marshall Grubu, Marmara Holding, Çarmıklı Holding, Pekuysallar, Özköseoğlu Grubu, Öztiryakiler Şirketler Topluluğu, Bitlis Holding, Yatırım Holding, Lapis Holding, Hacettepe Vakfı- Bilkent, Gama Şirketler Grubu, Okan Holding, Atabay Şirketler Grubu, Zeytinoğlu Holding, Mass Holding, Akın Tekstil A.Ş., Özakat Grubu, Silkar Holding, Turgut Holding, Uran Holding, Kiska Grubu.

Daha önce finans-kapital gruplarının banka ve sanayi sermayesinin kaynaşmış hali olduğunu açmıştık. (Bkz: Finans-Kapitalin Yapısı (1), Çağdaş Yol, 11. Sayı) Şimdi hangi finans-kapital gruplarının hangi bankaları kontrol ettiğini aşağıdaki tablodan izleyelim. (Bak. Tablo: 4)

Görüldüğü gibi büyük bankaların çoğu holding ve gruplarının kontrolü altında. 10 büyük banka içinde yer alan T. İş Bankası-İş Bankası Grubunun, Akbank T.A.Ş-Sabancı Holdingin, Yapı Kredi ve Pamukbank-Çukurova Holdingi’ni Garanti Bankası Doğuş Grubu’nun kontrolü altında. Ziraat Bankası ve Vakıflar Bankası devlete ait. T. Ticaret Bankası, T. Emlak Bankası ve T. Halk Bankası doğrudan bir holdingin kontrolü altında değildir. Ancak bu bankalarda çeşitli holdinglerin iştirakleri vardır ve aynı zamanda bu bankalar çok sayıda sanayi kuruluşuna iştirak etmektedir. Yani banka ve sanayi sermayesinin sentezleşme alanının dışında değil, içindedir.

Burada T. İş Bankasına özel bir vurgu yapmak gerekiyor. Üç büyük finans kapital grubu içinde ön sırada yer alıyor. Herhangi bir ailenin mülkü olma sıfatını değil anonim bir kapitalist mülkiyeti ifade eden (Tabii ki anonim nitelemesi küçük tasarruf sahiplerini değil, birden fazla kodaman kapitalisti ifade ediyor) T. İş. Bankası bu özelliğini finans-kapital yaratılma sürecinde yerli ve yabancı sermaye ile siyasi iktidar arasındaki çıkar birliğini temsil etme ve bütünleştirici işlevinden oluyordu. (Bu işlevi analiz etmek için kuruluş genelgesi ve kuruluşu izleyen yıllardaki faaliyetleri incelenmelidir). Türkiye’de “finans-kapitalin” oluşması banka ve sanayi sermayesinin ayrı ayrı tekelleşmesi ve birbirine geçişi yoluyla değil, baştan iç içe bir şekilde tekelleşmesi ve buna bankaların özellikle T. İş Bankasının ön ayak olması yoluyla gerçekleşmiştir. Kuruluş genelgesinde T. İş Bankasının amaçları arasında şunlar yer alıyordu: “a) Bütün banka işlemlerini yapmak, b) Ziraate, sanayi, madenlere, bayındırlık işlerine katkıda bulunmak, c) Çeşitli eşyanın, araç ve gereçlerin üretimi ya da bulunup sağlanması için şirketler kurmak, bu işlerle uğraşan şirketlere katılmak, d) Çeşitli sanayi ve ticari işlemleri gerek kendi ad ve hesabına gerekse yerli ve yabancı kuruluşlarla ortaklaşa ya da bu kuruluşlar ad ve hesabına yapmak ve yürütmek” (T. İş Bankası, 50. Yıl Kitabı, 1924-1974, Aktaran S. Özkal, a.g.e. s. 40). Gerçekten de kuruluşu izleyen yıllarda T. İş Bankası, bazı sanayi şirketlerini bizzat kurmuş sanayi teşebbüsü olarak kurulan bazı firmalara iştirak etmiş, yerli ve yabancı bir dizi ortaklıklar kurmuştur. Bu haliyle banka uzun yıllar ülkenin en büyük “finans-kapital” grubu olma sıfatını kazanmıştır. 1986 sonu itibariyle 3 trilyonu aşan mevduat tutarı, cam tekelinden, çimento, metal, otomotiv sanayine, tekstilden, plastik, metalürji ve gıda sanayine, bankacılıktan, sigortacılık, finans kuruluştan ve turizm sektörü ne kadar 140, 2 milyar lira tutarındaki 65 adet iştiraki ile tam anlamıyla bir devdir.

Para-sermayenin finans-kapital gruplarına akışın bir kanalını da sigortacılık sektörü oluşturuyor. Bazı büyük holdingler bankacılığın yanı sıra sigorta şirketlerini de kontrol etmekte, bankası olmayan finans-kapital grupları ise sigorta şirketleri ile bu eksikliklerini gidermeye çalışmaktadır. Yine sigortacılık, uluslararası finans-kapitalin (mali-sermaye) faaliyet alanlarından birini fakat önemli alanlarından birini oluşturuyor. Sigorta şirketleri ve bağlı olduğu grupları aşağıdaki tablodan izleyelim. (Bak. Tablo 5, Kaynak: “Sigorta Pazarlaması”, Kapital, Mayıs 1989, s. 79)

Üç büyüklerden İş Bankası; Anadolu, Ankara, Destek Reussürans, Milli Reassürans, Sabancı Holding; Ak Sigorta, Atlantik, Doğan ve Cığnasa ve Koç Holding; Şark Sigortayı kontrol ediyor. Halk Sigorta; Yapı ve Kredi Bankasının, Yapı Kredi-Çukurova Holdingin kontrolü altında. Batı Sigortayı Yaşar Holding, Oyak Sigortayı OYAK, İstanbul Umum Sigortayı Demirören grubu kontrol ediyor. Yine sermaye piyasasının aracı kuruluşlarının en büyükleri finans-kapitalistlerin elinde, görüldüğü gibi sanayi tekelleri, bankalar, sigorta şirketleri, finans-kuruluşları iştirakler veya holding çatısı altında sentezleşmiştir.

Finans-kapitalin ekonomideki gücü ne? 1983 yılında Nokta Dergisinin yaptığı bir araştırmaya göre 10 büyük holdingin satıştan T.C. Devleti bütçe gelirlerine eşit. Bu 10 holding: Koç, Sabancı, Çukurova, Enka, Ercan, Kutlutaş, Profilo, Anadolu Endüstri, Eczacıbaşı ve Transtürk. (“On Holding Bir Türkiye”, Nokta, 13-19 Şubat 1984, s. 51)

1989 yılında Ekonomik Panorama’da yayınlanan bir araştırmaya göre ise holdinglerin gücü daha da artmıştır. Devletin bütçe gelirleri 1988 yılı için 17.216 milyar TL’dır. Aynı yıl Koç, Sabancı, Şişe-cam ve Yaşar Grubunun satıştan ise 17.300 milyon TL’dir. (Rıdvan Akar, “Holdingler 89: Kârlar Tıkırında”, Ekonomik Panorama, yıl 2, s. 14, 9 Nisan 1989, s. 8) Yani on holding bir Türkiye, 4 holding bir Türkiye olmuş. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Şişe-cam topluluğu bir İş Bankası kuruluşu, İş Bankası, Koç ve Sabancı’nın Türkiye bütçesini aştığı bilinen bir gerçek. Yine 1988 verileri ile Koç Holding (Tofaş Grubuna bağlı 20, Otosan Grubuna bağlı 9, Otomotiv yan sanayine bağlı 6, dayanıklı eşyalar grubunda 13, tüketim malları grubunda 9, inşaat ve madencilik grubunda 9, enerji ve ticaret grubunda 16, mali, dış Ticaret ve Siemens Şirketleri olarak 10 ve diğer olarak geçen 27 firma yani toplam 119 yan kuruluş ve iştirak sahibi) ve Sabancı Holding’in (otomotiv sanayinde 7, tekstilde 6, plastikte 15, ticarette 16, bankacılıkta 5, sigorta sektöründe 4, turizmde 3, tarım alanında 6 firma olmak üzere toplam 62 yan kuruluş ve iştirak sahibi) toplam cirosu devletin bütçe gelirlerinin üçte ikisini aşıyordu.

Ekonomik Panoroma’nın incelemesine göre 100 büyük firma içinde 10 firma Koç’un (Arçelik, Tofaş, Otosan, Bekoteknik, T. Demir Döküm, Türk Traktör, Aygaz, Bozkurt Mensucat ve Aymar). 8 firma Sabancı’nın (Şase, Kordsa, Krisa, Bossa, Marsa, Ak-Çimento, Çimsa Çimento ve Yünsa) ve 15 firma İş Bankasının (Türk Pirelli, Nasaş, Rabak, Soda Sanayi, Güney Sanayi, Trakya Cam, İzmir Demir Çelik, Anadolu Cam, Türkiye Şiye ve Cam, Kartonsan ve Koruma Tarım). Bu üç finans-kapital grubunun 100 Büyük firma (Bazı devlet tekelleri ve diğer finans-kapital grupları dahil) satışları içindeki payı % 36.06, kâr payı ise %43 6’dır (“100 Büyük firma”, Ekonomik Panorama, yıl 2, sayı 27, 9 Temmuz 1989, s. 30). Ancak belirtmek gerekiyor ki araştırmayı hazırlayanlar Koç Grubuna; Türk Elektrik ve Ardemi’yi Sabancı Grubuna; Sabancı ve Oyak ortaklığı olan Goodyear‘ı, Sabancı ve Koç ortaklığı olan Otoyolu, Sabancı ve yabancı ortağına art Türk Philips’i İş Bankası Grubuna; Unilever İş’i eklemeyi unutmuşlar. Bunlar da katarsak bu üç gruba art firma sayısı 38’e, satışlardaki paylan % 41,7’yi çıkmaktadır. Bütün bu veriler göstermektedir ki Türkiye ekonomisinin egemeni finans-kapitaldir. Ancak finans-kapital gerçeğini tüm boyutlarıyla ortaya sermek için uluslararası mali sermaye ile ilişkisi ortaya koyulmalıdır.

D) Finans-Kapital ve Yabancı Sermaye

Emperyalizmi karakterize eden uluslararası mali-sermaye (finans-kapital), sermaye ihracı yoluyla yan sömürgelerden değer aktarımını sağlar. Bunu doğrudan kurduğu ya da ortak olarak katıldığı firmaların hisselerinden sağladığı kâr transferi ile gerçekleştirir. Banka ve sanayi sermayesinin sentezleşmesinden oluşan finans-kapital, yabancı sermaye ile kaynaşmıştır. Özellikle son yıllarda yabancı sermaye, finans-kapital ve devlet, işletmeler düzeyinde bir araya gelmektedir. Özelleştirme uygulamaları KİT’lerin finans-kapital ve yabancı sermaye ile kaynaşmasının son pratikleridir.

TABLO 6’dan ilk 100’e giren yabancı Ortaklı Şirketler izlenebilir. Tablodaki firmaların hepsi Türkiye’nin en büyük firmalarındandır ve önemli pazar paylarına sahiptir. Yabancı sermayenin iştirak ettiği firmalar ve tekelleşme arasındaki ilişki açıktır. Yabancı sermayenin giriş yollarından bir diğeri de patent, lisans ve know how anlaşmalarıdır. Tablodaki firmalar sanayi kuruluştandır. Oysa finans-kapitalin yabancı sermaye ile ortaklığı sadece bu alanda değil, bankacılık, sigortacılık, turizm vb. sektörlerde kar oranının yüksek olduğu her alanda ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak büyük finans-kapital gruplarından Koç, Sabancı ve İş Bankasını verebiliriz. Koç çeşitli şirketlerinde; Ford (ABD), Fiat (İtalya), Siemens (F. Almanya), Amerikan Express (ABD), General Electric (ABD), Kagomeco Ltd. (Japon), Ras (İtalya), Marine (Japan) Sabancı; Hilton (ABD), Shell, Philips, BNP (Fransa), Bridgastone (Japon), İş Bankası; Unilever (Hollanda), Fiat (İtalya), Pirelli, General Elektric, IFC gibi çok uluslu şirketlerle ortaktır.

Sonuç

İşçi sınıfı ve tüm emekçi katmanların toplumsal kurtuluşu; ülke gerçeklerini doğru tahlil eden, bu tespitler ışığında geliştirilen strateji ve taktiklerle eylemi gerçekleştirecek toplumsal muhalefet arasındaki bağıntı ve önderliği sağlayacak, bir sübjektif etmeni (siyasal özne) gerektirir. Sınıfsal yapı tahlilini, kapitalizmin gelişim biçimini proletarya biliminin ışığı altında inceleyip uygun strateji ve taktikler üretemeyen siyasal özneler, önderlik işlevini yerine getiremez, iyi niyetlerine rağmen sınıf mücadelesinin yüksek ısısı karşısında erirler. Proleter sosyalist kavrayış doğrultusunda Türkiye’de kapitalist üretim tarzının kuruluşu, gelişimi ve ulaştığı düzeyi araştıranların “finans-kapital” egemenliğini tespit etmeleri kaçınılmazdır.

Finans-kapital banka ve sanayi sermayesinin sentezleşmesinden oluşmuş, başta İşçi sınıfı ve emekçi katmanlar olmak üzere tüm toplum üzerinde diktatörlüğünü kurmuş, bir avuç para babalarından oluşan finans-oligarşisinde kişilerin emperyalizm çağına özgü bir kategoridir. Holdingler zinciri şeklinde örgütlenmiş finans-kapital ekonomiden, siyasete, iş yaşamından devlet mekanizmasına kadar bütün olanlardan tek egemendir. Bugün faşizmin çizdiği ekonomik, hukuki ve siyasal yapı, finans-kapitalin 1980 sonrası sömürü düzeninin yeniden üretimini sağlayabilmek için yaptığı düzenlemelerin ürünüdür.

En büyük finans-kapital grubunun sahibi Vehbi Koç’un 3 Ekim 1980’de Kenan Evrene yazdığı mektubun bazı bölümleri şöyle: “Ülkemin hizmetinde geçen 60 yılı düşünürken, tecrübelerime dayanarak birkaç önemli noktayı size arz etmek istedim… Anarşi, bölücülük ve kaçakçılıkla ilgili kanunlar, öncelikle ele alınmalıdır. Yakalanan anarşistlerin ve suçluların mahkemeleri uzatılmamalı ve cezaları süratle verilmelidir. Polis teşkilatını teçhiz edecek ve kuvvetlendirecek imkanlar genişletilmeli, gerekli kanunlar bir an önce çıkarılmalıdır… Bazı sendikaların Türk Devleti’ni ve ekonomisini yıkmak için bugüne kadar yaptıkları aşırı hareketler, göz önünde bulundurulmalıdır.

“Diğer taraftan, DİSK’in kapatılmış olmasından dolayı bir kısım işçiler, sendikal münasebetler yönünden bekleyiş içindedirler. Militan sendikacılar, bu işçileri tahrik etmek ve faaliyeti devam eden sendikaların yönetim kadrolarına sızarak, kendi davalarını devam ettirmek niyetindedirler. Bu durum bilinerek, hazırlanacak kanunlarda gerekli tedbirler alınmalıdır… Dinsiz millet olmaz. Din işleri, bu defa, siyasi partilerin istismar edemeyecekleri şekilde düzene sokulmalıdır… Bu memleket ayakta durursa, hepimiz mesut oluruz. Aksi takdirde, bugünleri çok ararız… Ben ve arkadaşların, memleketimizin kalkınmasında bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da elimizden gelen bütün imkânları kullanacağız. Bize, ancak bizden hayır geleceğini bilmekteyiz…”

On yıllık 12 Eylül faşizminin icraatı ortada. On binlerce devrimcinin katledilişi, işçi sınıfı ve tüm emekçi katmanların üzerindeki ekonomik, hukuki ve siyasal baskı, baskı aygıtlarının her geçen gün daha da militarize edilişi, dinin resmi devlet politikası olarak kullanılıp toplumun uyuşturulmaya çalışılışı. Faşizmin uygulamaları ile finans-kapitalin yetkili ağzının önerileri et ve tırnak gibi iç içe. Evet sayın Vehbi Koç’un bugünleri çok ararız dedikleri günler gelecektir.

Proletarya sosyalizmi önderliğinde toplanan işçi sınıfı ve emekçi katmanlar, finans-kapital ve her türlü kurumun alaşağı ederek, emperyalizme de tarihi işlevini yerine getirerek darbeyi vuracak ve bütün insanlığın kurtuluşu yolunda ilerleyerek iktidarını kuracaktır.

 

……Tablolar….

TABLO 1: Metal Eşya Makine Sanayiinde Tekelleşme
Sektör İthalatın Payı % Firma Sayısı Pazar Payı % Firma İsimleri*
Torna Tezgahları 3 83 Tezsan (68), MKE, Taksan
Dağ. Transformatör 6 100
Güç. Transformatör 6 100
Ampul 30 4 70 General Elektrik (41,2), Tekten (27,8), Bastaş, T. Philips (16,9)
Pil 15 3 85 Pilma, Pil Batarya, MKE (10)
Akümülatör 11 3 75 Mutlu (60), EAS, Çelik Akü
Buzdolabı (ev tipi) 2 100 Arçelik (51,8), Profilo
Şanzumanlı Çam. Mak.               – 2 100 Arçelik (82,2), Profilo
Otomatik Çam. Mak. 2,5 2 97,5 Arçelik (62,1), Profilo
Fırın (ev tipi) 3 83 T. Demirdöküm (41,5), Auer(29,1), Profilo
Elek. Süpürgesi 2 83,7 Simtel (50), Arçelik
Dikiş Makinası 4 100
TV (Renkli)               – 4 65 Beko teknik, Vestel, Telra, Meta teknik
Müzik seti               – 4 59,1 Beko teknik, Meta teknik, Vestel, Miltek
Video              – 4 88,2 Telra (39,9), Vestel (28,4), Beko, Teknik (12,6), T. Philips
Telefon Santrali 3 99,4 Netaş, Teletaş T. Telekem
Haberleşme Cihazları  4 92,3 Netaş, Teletaş, T. Telekom, A solsan
Radyatör 3 100 T. D. Döküm (65), Odaksan (30), Elba
Armatür 3 80 EGA (65) PDK, Artema
Şofben 4 100 T.D. Döküm (65), Auer (20), Simtel, EGA
Pik Döküm Soba 2 80 Auer (50), T.D. Döküm (30)
Traş Bıçağı 4 100 Perma-Sharp Grubu (66), Derby (34)
Sulama Motor 3 100 Pancar Motor (69,8), Çelik Montaj (20,4),  Motosan (9,8)
Yaylı Yatak 4 86.8 Mekan (32). Telaş (23,5), Konfor (19), Sabah (12,3)
Bisiklet-Motors  – 3 100 Beldesan, Bebimot Belde, Otopar
Vantilatör 1 80 Raks
Gnl. Maksatlı Motor 4 75
Kaynak Elektrot   3 100
Ş. İskeleti 1 100 Korten bach
Ekmek Fırını  -_ 1 50 Ekmeksan
E. Sayaç 3 100 MKE, Esem, T. Telekom
Taksimetre 1 100 Testaş
Gözlük Çerçeve 3 100
İzolasyon Malz. 1 60 İzocam
Kaset Bandı 3 100 Raks, Mora, Plaksan
Plastik yer-döş. 3 100
*Parantez içi rakamlar, bulunabilen verilere dayanarak firma pazar payını vermektedir.

 

 

 

TABLO: 2 1983 Yılında Sanayide Tekelleşmenin Boyutları
Sanayi Dalı 25’ten fazla işçi çalıştıran İşyeri sayısı Büyük” Özel Firma Sayısı Büyüklerin” Satışlardaki Payı (%)
-Mezbaha ürünleri 47 2 33
-Süt ve süt ürünleri 64 3 40
-İşlenmiş unlu ürünler 114 4 61
-Malt ve bira 9 4 60
-Giyim eşyası dışında kalan hazır dokuma 33 1 44
-Halı ve kilim 53 5 40
-Diğer dokuma ürünleri 13 1 78
-Deri eşya 6 2 51
-Ambalaj 3 2 40
-Diğer ağaç ve mantar ür. 10 4 56
-Basım-yayın 92 3 36
-Sentetik reçine, plastik, yapay ve sentetik lif 16 2 47
-Boya, vernik 28 4 76
-ilaç 59 4 33
-Sabun, temizleyici maddeler, parfüm, kozmetik ve diğer tuvalet mal. 43 1 30
-inşaat izolasyon ve bağlayıcı maddeler 5 1 33
-Kok kömürü ve briket 3 1 33
-Madem yağ hazırlama ve harmanlama 9 4 70
-LPG dolumu 9 2 71
-Tekerlek iç ve dış lastiği 86 2 39
-Çanak, çöm. çini pors. 33 2 41
-Cam ve cam ürünleri 36 4 56
-Demir ve çelik dışında metal ana sanayii 79 2 31
-Bıçak, el aleti, hırd. mlz. 80 3 25
-Metal mobilya ve donatım 33 4 41
-İçten yanmalı motor ve türbin 6 1 40
-Bilgi işlem, büro, muhasebe ve hesap maklnaları yapım ve onarımı 9 2 57
-Diğer makina ve gereçler 133 2 38
-Elektrik sanayi makinaları ve aygıtları 66 4 39
-Motorlu kara taşıtları 175 6 49
-Triportör, motosiklet, bis. 9 3 95
-Fotoğrafçılık malzemeleri ve optik eşya 8 2 51
-Saat 4 3 63
-Kuyumculuk 6 2 34
-Müzik aletleri      1 1 100
-Diğer imalat sanayi 47 3 42
KAYNAK: 1983 Yıllık İmalat Sanayi İstatistiklerinden Abdullah ERSOY derledi

* “Büyük”ten kasıt, 200’den fazla işçilerin çalıştığı işyeridir

** Satışlar, geniş anlamda, “çıktı” kavramıyla eş anlamlı kullanılmıştır

 

 

 

TABLO: 3 Türkiye’de Mevduat Kabul Edilen Bankalar İçinde 10 Büyük Bankanın Yeri
10 BANKA TOPLAM TC ZİRAAT BANKASI T. İŞ

BANKASI

AKBANK T.A.Ş. YAPI VE KREDİ T. EMLAK BANKASI T. HALK BANKASI VAKIFLAR

BANKASI

PAMUKBANK

TAŞ

T. TİCARET BANKASI T. GARANTİ BANKASI
T. AKTİF % 79,3 22,7 15,5 8,0 7.8 7,1 4,8 4.1 3.3 3,1 2,9
T. MEVDUAT % 84,2 21,4 18.4 9.9 9.7 4,6 4.6 4.9 4,0 3,5 3.3
KREDİLER % 80,2 27.5 16,6 5,0 6.0 10,1 53 3.5 1.7 2,1 2,7
ÖZKAYN. % 78,0 21,8 16,6 7,5 4.9 7,0 5.6 3,4 3,8 3,4 3,9
KÂR % 72,3 3,1 7,4   20.0 7,3 7.7 6.0 9,7 1.6 6.3 3.3
Ş. SAYISI % 84,4 18.8 14.3 9,4 9,0 4.8 10.1 43 2.9 6.2 4.4
PERSONEL % 84, S 28,1 14,5 6,7 6.5 5,2 9.6 3,6 2,1 5,2 3.0
KAR/PERS.
BİN TL 4,885 620    2.912  17.100  6,413 8.463 3.580    15.181 4.283 6 944 6.281
KAR/ÖZKAY % 27.9 4,2 13.4 79.4 44.3 33,1 32.2 85,0 12.4 56.0 255
KAYNAK: T.  İş Bankası İktisadi Araştırma Müdürlüğü, “Türkiye’de Mevduat Kabul Eden Bankaların Bilançoları (31 Aralık 1987 Tarihi İtibariyle)”,  İş Bülten,  s: 1988/1,  Özel Ek

 

 

TABLO 4: Hangi Banka Kimin Kontrolünde
Sermaye Grubu 1986 Yılı İtibariyle Kontrolündeki Banka
Sabancı Holding Akbank / Ak İnternational (Londra)/BNP – Akbank
İş Bankası Grubu İş Bankası / Dışbank / TSKB/ SYKB/ Arap -Türk Bankası
Çukurova Holding Yapı Kredi/ Uluslararası / Pamukbank/ İsviçre’de ve B. Almanya’da iki banka
Özakat Ailesi Egebank
Erol Aksoy İktisat Bankası / Banque International Commerce (Paris)
Doğuş Grubu Garanti Bankası
Yaşar Holding Tütünbank
Enka Holding Chemical Mitsui Bank / Oceanic Finance Corp. (Hong Kong)
Koç Holding Koç Amerikan Bank A.Ş.
Zeytinoğlu Ailesi Eskişehir Bankası
Cıngıllıoğlu Ailesi Demirbank
Uzan Ailesi İmar Bankası /Adabank
M. Ali Yılmaz ve Ulusoy Titibank
Akın Ailesi Teksti bank
Çolakoğlu Ailesi Türk Ekonomi Bankası
Derviş Temel Çaybank
Hema Holding Lüleburgaz Bankası
Hüsnü Özyeğin/ESKA Finansbank
KAYNAK: M. Sönmez, Kırk Haramiler, s.24, Ocak 1988

 

 

TABLO 5: Türkiye’de Faaliyet Gösteren Sigorta Şirketleri ve Bağlı Bulundukları Gruplar
Şirket Bağlı Olduğu Grup Şirket Bağlı Olduğu Grup
Anadolu Sigorta İş Bankası Magdeburger MAG
Ankara Sigorta İş Bankası Tam Sigorta Hür Holding
Şark Sigorta Koç Hür Sigorta Hür Holding
Güneş Sigorta Vakıflar Bankası Emek Sigorta İktisat Bankası
Ak Sigorta Sabancı A. Home ABD
Cignasa Sabancı İnan Sigorta Tekel
Doğan Sigorta Sabancı A.Generali Generali
Ray Sigorta T.C.D.D Nordstern Nordstern
Başak Sigorta Ziraat Bankası London ASS ASS
Güven Sigorta Ziraat Bankası Birlik Sigorta Çok Ortaklı
Halk Sigorta Yapı ve Kredi Bankası Pre Eoncie Pre Foncie
Şeker Sigorta Şeker Fabrikalan La Konkard La Konkard
La Silisse İsviçre La Baluaz La Baluaz
Oyak Sigorta Oyak Unya Hayat Unyon
İmtaş L’uap Vie Rivnione
Batı Sigorta Yaşar
KAYNAK “Sigorta Pazarlaması”, Kapital, Mayıs 1989, s. 79

 

 

TABLO 6: İlk 100’e Giren Yabancı Ortaklı Şirketler
SIRA
1988 87 85 ŞİRKET MERKEZ SANAYİ SATIŞ (Milyon Dolar) KAR (Milyon Dolar)
1 1 1 GENERAL MOTORS DETROIT MOTORLU ARAÇLAR 121.085,4 4.858,3
2 4 3 FORD MOTOR DEARBORN. MIGH MOTORLU ARAÇLAR 82.444,5 5.3082
3 3 2 EXXON NEWYORK PETROL RAFİNERİSİ 78.570,0 5.280,0
4 2 6 ROYAL DUTCHSHELL GROUP LONDON THE HAGUE PETROL RAFİNERİSİ 78.381,1 5238.7
5 5 7 INTERNATIONAL BUSINESS MACHINES (IBM) ARMONK, N.Y. BİLGİSAYAR 58.881,0 5.3082
6 8 14 TOVOTA MOTOR TOYOTA CITY (JAPONYA) MOTORLU ARAÇLAR 50 788,8 2.314,6
7 10 12 GENERAL ELEKTRİK FAIRFIELD. CONN. ELEKTRONİK 46.414,0 3.398,0
8 6 4 MOBIL NEWYORK PETROL RAFİNERİSİ 48.188,0 2097.0
9 7 5 BRİTİH PETROLEUM LONDON PETROL RAFİNERİSİ 48.174,0 2.155,9
10 8 18 IRI HOME METAL 45 521,5 8212
11 11 91 DAIMLER BENZ STUTTGART MOTORLU ARAÇLAR 41.817,8 B53.1
12 18 21 HITACHI TOKYO ELEKTRONİK 41.380.2 888,0
13 21 IB CHAVSLER HIGHLAND PARK. MICH. MOTORLU ARAÇLAR 85.472,7 1.0602
14 18 29 SIEMENS MUNICH ELEKTRONİK 84.128.4 757,0
15 17 41 FLAT TURIN MOTORLU ARAÇLAR 84.038,3 2.324,7

 

 

 

Tablo 7: İlk 100 İçindeki Yabancı Ortaklı Şirketler – 1987
İLK 100’de Sırası Şirketlerin Adı Yabancı Ortak Payı (%) Ülke
2 Tofaş 41,50 İtalya
3 Oyak-Reno 44,00 Fransa
4 Çukurova Çelik 10,00 İsviçre
8 Otosan 16,15 ABD
9 Netaş 31,00 Kanada
10 Teletaş 39,00 Belçika
13 Unilever-İş 65,00 Hollanda
16 Otomarsan 47,00 Karma
17 Goodyear 50,75 ABD
23 Metaş 26,89 Lübnan
26 Nasaş 11,39 Karma
27 Türk-Pirelli 51,00 Karma
32 BMC Sanayi 7,52 İngiltere
35 Vestel 99,99 İngiltere
37 Türk Traktör 25,00 İtalya
44 Trakya Cam 10,00 IFC
49 Turyağ 58,13 F. Alm.
54 Borusan Gemlik B 31,76 İngiltere
58 Çukurova San. İş 49,00 İsviçre
60 İzmir Demir Çelik 33,50 S. Arab.
61 Roche Mus. 100,00 İsviçre
64 Man Kamyon 33,54 F. Alm.
66 Anadolu Cam 6,44 İFC
69 Manasman-Sümerbank Boru 57,14 F. Alm.
76 Anadolu Otomotiv 20,00 Japonya
79 DYO Sadolin 68,00 Danimarka
84 Komili Yağ 40,00 İsviçre
90 Akdeniz Gübre 47,25 Kuveyt
94 Ciba-Gergy 99,92 İsviçre
96 Bakırsan Bakır 25,00 İslam KB